Giriş
Fatih Sultan Mehmed’in Anadolu coğrafyasında siyasi birliği ve merkeziyetçi devleti oluşturma aşamasında Trabzon’un fethi önemli bir yere sahiptir. Bununla birlikte Anadolu siyasi tarihi açısından bu denli önemi haiz bir konu hakkında dönemin çağdaş tarihi kaynaklarında yeterli bilgi bulunmaz. Söz konusu kaynaklarda cevap bulunamayan konular arasında Fatih’in sefer güzergâhı başta gelir. Fatih’in özellikle Bayburt’tan sonra Trabzon’a ulaşmak için hangi yolun takip edildiği konusu önemli bir mesele olarak çözülmeyi beklemektedir. Osmanlı ordusunun bilinmeyen zorlu yolları izleyerek Trabzon’a ulaştığını belirten bu kaynaklar[1] , güzergâh hakkında âdeta sessizdirler. Bununla beraber kaynaklardan elde edilen karineler ile Osmanlı döneminde Bayburt üzerinden Trabzon’a ulaşan tarihî yollarla alakalı bilgiler bu meseleye ışık tutacak bir zemin sağlar. Bu çalışmada tarihsel süreçte Bayburt’tan Trabzon’a ulaşan tarihî yollar; alan araştırmalarıyla yerinde incelenerek elde edilen veriler, fetih hakkında bilgi veren kaynaklarla karşılaştırılmış muhtemel fetih güzergâhına dair bazı yeni teklifler ileri sürülmüştür. Bu çerçevede öncelikle Bayburt-Trabzon arasındaki yol güzergâhları ele alınacak, ardından da bunlardan hangisinin daha uygun ve makul bir temel oluşturduğu üzerinde durulacaktır.
Bayburt Üzerinden Trabzon’a Ulaşan Tarihî Yollar
Tarihî kaynaklar ve saha araştırmaları sonunda Bayburt yolu üzerinden Trabzon’a ulaşan altı yol güzergâhı ön plana çıkmıştır. Doğudan batıya doğru bu tarihî yollar şöyledir:
Aydıntepe- Araklı/Sürmene Yolu: Güneyde Bayburt’tan itibaren başlayan bu yol Aydıntepe-Kemer Dağı-Limon Suyu-Aşot Geçidi-Madur Dağı-Ağaçbaşı-Kava (Kahve) Düzü ve Çavuşlu üzerinden Araklı Limanı’na bağlanmaktadır (harita 1-A)[2] . Bu yolun bir diğer önemi Araklı Limanı’ndan Bayburt’a bağlanan en kısa ve en elverişli rotadır. Ayrıca yolun bitiş noktasında bulunan Araklı Limanı, Roma kaynaklarında Hyssos Limanı olarak adlandırılmış ve yine bu kaynaklarda liman ve çevresinde Roma’ya ait yardımcı bir birlik ile bu birliğe ait önemli bir de kaleden söz edilmiştir[3] . Bu yol 1970’lere kadar taşımacılıkta aktif olarak kullanılmıştır.
Aydıntepe-Galyan Yolu: Soğanlı Dağları üzerinden doğrudan Trabzon’a ulaşan ve 19. yüzyıl seyyah raporlarında “Galyan” olarak da bilinen Aydıntepe-Salmankas-Galyan Deresi yoludur[4] . Bu yolun Bayburt’tan itibaren takip ettiği rota Aydıntepe (Hart) Ovası-Aydıntepe Yaylası-Kemer Dağı, Bandike Yaylası-Boğaz Yaylası-Salmankas Geçidi-Balahor-Taşköprü Hanlar-Kazıklı Hanları-Gümüşki Hanları- Çayırlı Hanları, Galyan Deresi ve Boztepe’dir. (harita 1-B)
Aydıntepe-Taşköprü-Saveriksa-Maçka Yolu: Bayburt’tan itibaren bu yol güzergâhı sırasıyla Aydıntepe-Balahor Yaylası-Salmankas-Yağmurdere-Taşköprü Hanları-Sel Boğazı-Iskobel Yaylası-Kofrakol Yaylası (Sesli Kaya)-Yazlık Köy (Livera)-Maçka (Ad Vicesimum; Magnana, Karydia), Boztepe ve Trabzon’dur. (harita 1-C). Bu yol güzergâhı üzerinde bulunan Yazlık (Livera) köyünün Osmanlı döneminde metropolitlik merkezi olduğu ve Sümela Manastırı’nın yakınından devam eden yazlık ticaret rotasının buradan geçtiği bilinmektedir. Ayrıca Galyan yolu ile Yazlık köyünden geçen bu yol arasında bir bağlantı mevcuttur[5] . Güzergâh üzerindeki önemli istasyonlardan biri olan Kofrakol Yaylası doğrudan Sümela Manastırı’nın karşında yer almaktadır. Bu rota aynı zamanda Onbinler’in Maçka’ya indiğine inanılan güzergâhlardan biridir. Rota üzerinde yer alan İskobel Yaylası da Ksenophon’un askerleriyle ile birlikte denizi gördükleri Thekhes Tepesi’ne aday bir yer olarak kayıt altına alınmıştır[6] .
Larhan Yolu: Bayburt’tan itibaren bu yol güzergâhı iki ayrı rota takip ederek Trabzon’a ulaşmaktadır. Bu rotalardan ilki Bayburt’tan başlayarak Aydıntepe-Yağmurdere-Taşköprü-Deveboynu Dağları-Maden Hanları-Anzarya Hanları-İsrafil (Cinli hanlar) Hanları-Acısu Hanları-Akarsu (Larhan)-Kınalıköprü-Maçka- Boztepe ve Trabzon’a ulaşır[7] . Bu yolun diğer alternatif rotası ise Bayburt-Uğrak (Varzahan)-Akşar (Balahor)-Balkaynak (Hadrak)’tan itibaren Gümüşhane il sınırları içine doğru Akçahisar-Keçi Kalesi-Alaçayır-Deve Boynu-Maden Hanları-Anzarya Hanları- İsrafil (Cinli) Hanlar-Acısu-Akarsu (Larhan)-Kınalıköprü-Maçka ve Trabzon’dur (harita 1-D). Gümüşhane-Keçi Kalesi’ne kadar takip edilen rota Trabzon’dan güneye inen “İpek Yolu” güzergâhı ile paraleldir. Ancak bu paralellik Deveboynu dağlarından itibaren Kınalıköprü-Maçka güzergâhı ile farklılaşır. Bu yol, 19. yüzyılın sıkça kullanılan yazlık rotalardan da biridir. Özellikle Osmanlı idaresinde kullanımı yoğunlaşan yazlık rotaların en büyük özelliği Gümüşhane ya da Bayburt’a yolculuk yapanların yolunu büyük ölçüde kısaltmalarıdır. Bahse konu yol, 1835-1842 yılları arasında W. J. Hamilton’un Trabzon’dan Bayburt’a giderken kullandığı yoldur[8] .
Karakaban Yolu: Karakaban Yolu, Trabzon Limanı’ndan güneye doğru Maçka’dan geçen iki önemli yazlık yoldan biridir. Karakaban Yolu da tıpkı Larhan Yolu gibi Gümüşhane ve Bayburt olmak üzere iki farklı rota takip ederek Trabzon’a bağlanmaktadır. İlk rota Bayburt’tan itibaren Aydıntepe-Yağmurdere-Taşköprü-Deve Boynu Dağları-Maden Hanları-Anzarya Hanları üzerinden Pontos Kapıları şeklinde adlandırılan Kolat Boğazı’na (Bylae?) ulaşır. Buradan itibaren Turnagöl, Meşeiçi Hanları, Naldöken, Ortaköy (Horokop/Gizenica), Maçka yolu ile Boztepe üzerinden Trabzon’a bağlanır (harita 1-E).
İkinci rota ise Gümüşhane Olucak (İmera), Aktutan (Tefil) üzerinden kuzeye doğru Bazbend Geçidi, ardında da Maden Hanları, Anzarya Hanları, Karakaban Dağları, Kolat Boğazı, Turnagöl, Meşeiçi, Naldöken ve Maçka yolu ile Boztepe’ye ulaşır (harita 1-E) [9].
19. yüzyıl kaynaklarında en sık kullanılan yazlık rotalardan biri olan Karakaban Yolu hakkında Prusya’nın Trabzon Konsolosu Otto von Blau’nun bölge hakkında kalem aldığı notlarda bilgiler bulunmaktadır. Otto von Blau bu yolun oldukça zor ve tehlikeli olduğunu, bir atın yolda tökezleyip devrildiğinde bütün kervanın durmak zorunda kaldığını, yol boyunca sürekli olarak kaza yapan ya da kaybolan insanların yardım çığlıklarının duyulduğundan bahsetmektedir[10].
Zigana Yolu (İpek Yolu): Tarihî İpek Yolu rotası olarak da bilinir. Bayburt’tan Aydıntepe-Vavuk Geçidi, İkisu Hanları-Torul-Zigana Köyü-Hamsiköy (Palima/ Palaikastro)-Dikkaya (Zafera) ve Maçka üzerinde Boztepe ve Trabzon’a ulaşmaktadır[11]. (harita 1-F). Bahse konu rota tarihsel süreçte Trabzon’dan Erzurum ya da Erzincan’a oradan da İran’a ulaşan tarihî İpek Yolu’nun Anadolu’daki kuzey kollarındandır. Yol hem yazlık hem de kışlık rota olarak yılın 12 ayı kullanılmıştır[12].
Anlaşılacağı üzere Bayburt ve Gümüşhane’den Trabzon’a ulaşan bu tarihî güzergâhların birçoğu birbirine hayli yakın ve belirli noktalarda kesişen yollardır. Bunların ortak özelliği her birinin zorlu ve tehlikeli bir coğrafyada olmasıdır. Özellikle 19. yüzyıl kayıtlarında sıkça kullanıldığı tespit edilen bu güzergâhlardan hangisinin Fatih Sultan Mehmed ve ordusu tarafından tercih edildiğini belirlemek için kitabi kaynaklara başvurmak gerekmektedir. Bu vadide zikredilen güzergâhlar içinde hangisinin uygun olduğunu tespit için iki ana kaynak grubuna başvurmak elzem görünür. Bunların ilki döneminde yazılan kitabi kaynaklar ile arşiv belgeleridir. Arşiv belgeleri özelinde ise Osmanlı döneminde seferlerin kayıt altına alındığı sefer ruznamçeleri öne çıkar.
Osmanlı kaynakları içerisinde sefere katılan bir kâtip tarafından tutulan sefer ruznamçelerinde, seferin güzergâhı ve konaklanan menzillerden başka seferin başlangıç ve bitiş tarihleri, orduda bulunan askerlerin sayısı ve türü, sefer güzergâhındaki yolların fiziki durumu, sefer güzergâhına dair coğrafi ve topografik bilgiler gibi siyasi, askerî tarih çalışmaları için çok kıymetli verileri tespit etmek mümkündür. Bu kaynaklar muhtevaları itibarıyla kısa bilgiler barındırsalar da yolun geçtiği bölgenin coğrafi özellikleri ile güzergâhtaki yer ve mevki isimleri toponomi açısından fevkalade önem arz etmektedir. Ordu yürüyüş rotalarının belirlenebildiği bu kayıtlara daha ziyade Fatih Sultan Mehmed sonrası özellikle de Kanuni Sultan Süleyman’a ait sefer ruznamçelerinde rastlanabilmektedir. Bunun yanında Osmanlı dönemine ait bilinen en eski sefer ruznamesi/menzilnâme örnekleri Yavuz Sultan Selim dönemine aittir. Bu yüzden Fatih’in fetih için özellikle Bayburt’tan itibaren Trabzon’a ulaştığı güzergâhı belirlemek için eldeki diğer kaynakları devreye sokmayı gerekli kılmaktadır.
Fatih Sultan Mehmed ve Mahmut Paşa’nın seferinde kendilerine eşlik eden iki görgü tanığının eserleri bu kaynakların başında gelmektedir. İlk eser Mahmut Paşa’ya eşlik eden Divan Kâtibi Tursun Bey’e aittir. Diğer eser ise seferde Osmanlı ordusunda bulunan Konstantin Mihailoviç isimli bir yabancıdır.
Konstantin Mihailoviç’in eseri Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon’u fethini ele alan en tafsilatlı kaynak olmasına rağmen güzergâh hakkında coğrafi tasvir dışında hiçbir ipucu vermemektedir. Bahsedilen olumsuz hava koşulları ve kötü yol şartları, Trabzon’dan iç kesimlere ulaşan tüm yollar için geçerlidir. Trabzon fethine şahit olan bir diğer görgü tanığı Divan Kâtibi Tursun Bey ise sefer hakkında daha sınırlı bilgiler verse de güzergâh konusunda birtakım detaylar sunmaktadır. Tursun Bey eserinde şu ifadelerde bulunmaktadır. “Zafer sığınağı olan asker, Bayburt yolundan felekçe heybetli dağ, başı karlı Barkar[13]’dan aşıp Trabzon sınırı yakınına vardığında, Mahmut Paşa’ya kılavuzu başarı olan muzaffer asker verdi[14]”. “Bayburt yolu” ve “Barkar” tanımlamaları yol güzergâhı ile ilgili en önemli iki anahtar ölçüdür. “Bayburt yolu” ifadesi açık bir şekilde Fatih’in Yassı Çimen’den (Çimen Dağı? / Erzincan) sonra, Mahmut Paşa, Sara Hatun ile Bayburt il sınırı içlerine doğru hareket ettiğini göstermektedir. Buradaki diğer anahtar kelime ise Bayburt yolu üzerinde bulunduğu ifade edilen Barkar Dağı (Bulgar)’dır. Ancak Barkar Dağı’nın lokasyonu tartışmalıdır. Öncelikle bu adlandırma tek bir dağ ismini mi yoksa bölgedeki sıradağları mı temsil ettiği açık değildir. Bu adlandırmanın bir dağdan ziyade Doğu Karadeniz sınırları içerisinde Aşağı Çoruh Nehri ile Karadeniz arasındaki Zigana-Soğanlı ve Kaçkarlardan oluşan dağ silsilesini temsil ettiği düşünülmektedir[15]. Bununla ilgili olarak F. Kırzıoğlu, 15. yüzyıl kaynaklarından Dânişmendnâme’de Canik Bölgesi’nin batı kısımlarına “Bulgar Dağı” adı verildiğini; yine Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın 1912’de basılan Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sânisi adlı eserinin 1:1500.000 ölçekli haritasında Çoruh’un solundaki sıradağlar Barkhal Dağı olarak gösterildiğini belirtmiştir. Ayrıca Kırzıoğlu, Lynch’in 1901’de basılan kitabındaki 1:1.000.000 ölçekli haritasında da Atina (Pazar) kasabasının arkasına düşen dağlara da Parkhal adı verildiğini ifade etmektedir[16]. Kırzıoğlu burada aslında Doğu Karadeniz’in batı, orta ve doğu kısmındaki dağlara farklı zamanlarda ve farklı kaynaklarda ortak bir ad olarak Barkhal/Bulgar şeklinde adlandırıldığını belirterek Barkhal/Bulgar adının aslında tüm Doğu Karadeniz sıradağlarının ortak ismi olduğuna vurgu yapmıştır. Doğu Karadeniz sıradağları, Strabon[17] ve Ptolemaios’ta[18] Paryadres, Plinius’ta[19] Parihedri montes, Ermeni kaynaklarında Parxar (Parhar)[20], Gürcü kaynaklarında Parxali (Parhali)[21], Türklerde ise Parhal[22] şeklinde ifade edilmektedir.[23]
Fatih’in ordusunun Erzincan üzerinden Bayburt’a ulaşması ve hemen ardından Barkar Dağı üzerinden Trabzon’a vardığı göz önüne alındığında Barkal dağlarının batı kısmını oluşturan Gümüşhane ile Bayburt il sınırları arasında kalan Soğanlı Dağları üzerindeki geçitlerinden biri kullanılmış olmalıdır. Bu bölümde Bayburt’u Trabzon’a bağlayan ve birçok tarihî yolun kesiştiği Soğanlı dağları ön plana çıkmaktadır[24]. Zira Soğanlı dağları bölgede yaşayan insanlar tarafından da “Barkal” ya da “Bulgar” dağı olarak adlandırılmaktadır. Soğanlı dağları Bayburt’tan Trabzon’a ulaşan eski kervan yollarının üzerinde ve en önemli geçiş noktası olma özelliğini tarih boyunca korumuştur.
Fatih’in Trabzon güzergâhı ile ilgili bir diğer önemli kaynak, Laonikos Chalkokondyles’in Laonikou Apodeiksis Historiōn adlı eseridir. Atinalı tarihçi Laonikos Chalkokondyles II. Murat ve Fatih dönemlerinde İstanbul’da bulunmuş ve eserini de 1464’te İstanbul’da ya da Osmanlı himayesinde ki Atina’da yazmıştır[25]. Bu yüzden onun eseri Osmanlı tarihinin en eski kaynaklarından biri olarak görülür. Chalkokondyles’in on bölümden oluşan eserinin VIII-X. bölümlerini Fatih dönemi olaylarına ayırmıştır. Bu konular içinde Fatih’in Trabzon seferi de bulunmaktadır. Chalkokondyles eserinde Fatih’in Trabzon seferinde Mahmut Paşa’nın Trabzon yakınlarında ordugâhını kurduğundan ve padişahın da daha sonra farklı bir rotadan gelerek bu ordugâha dâhil olduğundan bahsederken bir yer adından söz etmiştir: “… daha sonra padişah da geldi ama Mahmud [Paşa] önceden Trabzon’a yürümüş ve çadırlarını Skylolimne denilen bir yere kurmuştu”[26]. “Skylolimne” Fatih’in Trabzon seferi hakkında bilgi veren kaynaklarda Barkar’dan sonraki ikinci önemli yer adıdır. Aynı Chalkokondyles Şeyh Cüneyd’in Trabzon seferi hakkında ise çok daha tafsilatlı topografik bilgiler verir.[27] Mahmut Paşa’nın 1461 Ağustos’unda kamp kurduğu Skylolimne, günümüzde Boztepe’nin güneyinde ki Gölçayır/Divranos’a döneminin Rumlarının verdiği Hellence isimdir[28]. Hellencede σκύλος: “yavru köpek” ve ή λίμνη: su birikintisi, nehir, göl anlamlarına gelen bu birleşik isim (Skylolimne) “Köpek Gölü” ya da “Köpek Bataklığı” anlamındadır.[29]
Fallmerayer 1840’lı yıllarda Trabzon’a gerçekleştirdiği seyahatinde Skylolimne’yi (Gölçayır) şu şekilde tasvir etmiştir: “…at üzerinde bir saat gittikten sonra dibi yağlı tabandan oluşan çamurlu bir çukura rastladık. Buna Bizans ülkelerinde olduğu gibi burada da Mesarea deniyor. Çukurun en dibinde kurumuş tatlı su birikintisinin izleri görülüyor; burada buna bir zamanlar Skylolimne denirmiş[30]”.
19. yüzyıl yazarlarından Finlay, Skylolimne’yi “Köpek Bataklığı” olarak adlandırmış ve Osmanlı döneminde bölge halkı tarafından da daha çok bu ad ile tanımlandığını ifade etmiştir[31]. Adından da anlaşılacağı üzere bölge, yağmur ve kaynak sularının birikmesiyle oluşan ancak gölden ziyade bataklığı andıran bir yer olarak ön plana çıkmıştır. Ancak Trabzon şehir merkezinden yaklaşık 8 km uzaklıkta yer alan bu bölge günümüzde tamamen iskâna açılmış olup, bahsi geçen göl ya da bataklıktan hiçbir iz kalmamıştır.
Boztepe’nin güney tarafında yer alan ve tarihî İpek Yolu güzergâhı üzerinde ki Skylolimne, eski çağın önemli komutan ve imparatorlarından Arrianus[32], Hadrianus[33] ile Southgate[34], Deyrolle[35], Fallmerayer[36] gibi Osmanlı dönemi seyyahları ve araştırmacılarının Trabzon’a ulaştığı güzergâhın kuzey kesişme noktasını temsil eder. Dolayısıyla Chalkokondyles’te bahsi geçen Skylolimne, Trabzon’dan Gümüşhane ve Bayburt’ta ulaşan tarihî yol güzergâhlarının birleştiği önemli bir kavşak noktasıdır.
Yukarıda adı geçen bu iki toponim (Skylolimne ve Barkar) dışında Osmanlı dönemine ait kaynaklarda geçen coğrafi tanımlamalar ile Bayburt’tan Trabzon’a bağlanan tarihî yol güzergâhlarının birlikte değerlendirilmesi fetih rotasına dair olası alternatiflerin belirlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda sefer hakkında bilgi veren döneme ait kaynaklar ışığında Trabzon’a bağlanan eski yol istikametleri göz önünde bulundurulduğunda öncelikle GümüşhaneTorul üzerinden Trabzon’a ulaşan yolları kolaylıkla devre dışı bırakabiliriz. Çünkü kaynaklarda Trabzon’un fethi için verilen bilgilerde Fatih’in bilinmeyen zorlu yollardan ve düşmanın hiç beklemediği bir yerden Trabzon’a vardığı belirtilmektedir[37]. Bu ifadeye göre Fatih ve ordusunun yılın 12 ayı ulaşıma elverişli ve “İpek Yolu” olarak da bilinen Zigana Yolu’nu kullanmış olması pek mümkün görünmemektedir. Ayrıca Trabzon Tekfuru David Komnenos’un (1459-1461) maruf ana yol güzergâhlarını orduların geçişine kapattırdığı bilinmektedir[38].
Şüphesiz Zigana Yolu da bu kapatılan rotaların başında gelmelidir. Bundan dolayı Amasya Valisi Hızır Bey’in 1456 tarihli Trabzon kuşatması yalnızca denizden gerçekleştirilebilmiştir[39]. Dahası Chalkokondyles, Fatih’in Trabzon’un fethinden sonra Gümüşhane ve çevresinin hâkimi Kabazites ailesini[40] bu topraklardan çıkarmak için Amasya Valisi Hızır Bey’i görevlendirdiğini ifade etmektedir[41]. Ancak görev gerçekleşmemiş olmalı ki Torul Prensliği Trabzon fethinden çok sonra Fatih’in oğlu Bayezid Dönemi’nde (1481-1512) ortadan kaldırılabilmiştir[42]. Bu da Osmanlı ordusunu bu bölgeden geçmesinin mümkün olmadığını göstermektedir. Bununla birlikte Zigana Yolu üzerindeki Torul Boğazı (Ardasa), yüksek tepelerle çevrili dar bir vadiden oluşmaktadır. Büyük bir ordunun geçişine elverişli olmayan bu bölge düşman tarafından pusuya düşürülmeye oldukça uygun bir coğrafi yapıya sahiptir. Bundan dolayı Fatih’in böylesine bilindik ve tehlikeli bir yoldan ordularını geçirmesi pek olası değildir. O hâlde Zigana Yolu ve Gümüşhane-Torul üzerinden geçen rotalarının da olası fetih güzergâhı dışında tutulması gerekir. Bu da bize Fatih’in fetih güzergâhıyla ilgili değerlendirmeye almamız gereken yolların Bayburt üzerinde doğrudan Trabzon’a ulaşması gerektiğini gösterir. Bu durumda Balkar Dağı Geçidi için Soğanlı Dağları önermesi daha uygun görünmektedir.
Fatih’in Trabzon’a ulaşmak için kullandığı düşünülen aday yollar arasında Maçka içinden geçen güzergâhları da değerlendirme dışında tutabiliriz. Çünkü o dönemde Maçka’nın büyük bir bölümünü Rum nüfusu oluşturmaktaydı. Fatih’in oldukça gizli tuttuğu sefer rotasını mümkün olan en az tehlikeyle tamamlamayı planladığı bilinmektedir. Bu yüzden doğrudan Maçka içerisinden geçen Karakaban, Larhan ve Saveriksa-Livera yollarını da bu değerlendirme doğrultusunda fetih rotasına aday yollar listesinden çıkarabiliriz. Bryer, bu görüşü desteleyecek şekilde Fatih’in Trabzon’un fethi için Larhan yolu ile Sümela Manastırı’nın üstünden geçen Saveriksa-Livera yolunu tercih etmeyeceğini belirtmiştir. Bryer, Sümela’nın kısa kroniğinde 1253-1481 arasında 24 kişi kaydedildiğini ve bunlardan hiçbirinin keşişlerin sivil hayatlarında görebilecekleri en dehşet verici durumlardan biri olacak olan Osmanlı ordusu hakkında herhangi bir bilgi vermediğini ifade etmiştir[43]. Bryer, büyük bir ordunun Sümela Manastırı yolu ya da karşı yamaçlarından geçerek Maçka içlerinden Trabzon’a ulaşmasının manastır kayıtlarında muhakkak yer alması gerektiğini ancak böyle bir kaydın bulunmadığını vurgulamıştır. Dahası Sümela’ya yakın bir noktadan geçecek olan büyük bir ordunun manastırın içinde bulunan zenginlikleri göz ardı etmeyeceklerini ancak bununla ilgili de ne yazılı ne de herhangi bir arkeolojik kanıt olduğunu ifade etmiştir. Tüm bunlara ek olarak Osmanlı ordusunun doğuda Türkmen nüfusunun ağırlıklı yaşadığı rotalar varken batıda Rum tebaasının yoğun olarak yaşadığı bir yol tercih etmesi de pek mümkün gözükmemektedir.
Zigana ve Maçka’dan geçen tarihî yolları değerlendirme dışında bıraktığımızda elimizde iki önemli rota kalmaktadır. Bunlardan ilki Araklı/Sürmene-Bayburt Yolu diğeri ise Galyan Yolu’dur. Bu iki güzergâhın ortak noktaları doğrudan Bayburt üzerinden Trabzon’a ulaşmaları ve güzergâhların Rum tebaasının yoğun olarak yaşadığı Maçka’dan değil, Türkmen nüfusun bulunduğu bölgelerden geçmesidir. Bu iki yolu birbirinden ayıran en temel fark ise Galyan Yolu, Boztepe üzerinden Trabzon Limanı’na inerken, Araklı/Sürmene Yolu, Araklı Limanı’na bağlanmaktadır. Bu temel farklılık aslında Fatih’in olası fetih rotasını belirmede önemli bir avantaj sağlamaktadır. Çünkü Fatih’in Mahmut Paşa ile Trabzon yakınında Skylolinme adlı yerde bir araya geldikleri ve bu yerin de günümüzde Boztepe’nin güney yamacında bulunan Gölçayırı’nın o günkü adı olduğu yukarıda belirtilmişti. O hâlde Fatih ve ordusu hangi yolu kullanmış olursa olsun kuzeyden güneye inerken Gölçayırı’na ulaşmaları gerekir. Geriye kalan alternatif güzergâhlara bakıldığında bu bölgeye ulaşmayan tek yolun Araklı/Sürmene- Bayburt Yolu olduğu görülecektir. Zira bu yol doğrudan Gölçayırı-Boztepe üzerinde Trabzon’a değil Gölçayırı’nın yaklaşık 40 km doğusunda kalan Araklı Limanı’na bağlanmaktadır. Her ne kadar Bryer ve Winfield, Fatih’in Trabzon’un fethi için kullandığı güzergâha en uygun aday olarak bu yolu önerse de[44] kaynaklarda herhangi bir şekilde doğudan sahil şeridinden gelen bir kuşatmadan bahsedilmediği gibi bu yol Skylolimne’ye oldukça ters bir yönde kalmaktadır. Ayrıca Araklı Limanı’ndan Trabzon’a sahil boyunca yaklaşık 40 km yürüyüş gerçekleştirecek bir ordunun düşman tarafından kolaylıkla fark edileceği de bir gerçektir. Bu yüzden Araklı/Sürmene- Bayburt Yolu’nu da fetih güzergâhına aday yolların dışında tutabiliriz.
Tüm bu veriler, Fatih’in Bayburt üzerinde Gümüşhane rotasına dâhil olmadan ve aynı zamanda doğrudan Maçka’nın içerisinden geçen yolları kullanmadan Boztepe’nin güney yamacındaki Gölçayırı’na ulaşan bir rota belirlememiz gerektiğini göstermektedir. Eldeki yazılı kaynaklar ve arazi çalışmaları sonunda ulaştığımız veriler bize bu rotaya en uygun yolun Galyan Yolu ya da bu yol ile paralel bir rota olduğunu göstermektedir. Zira Bryer ve Winfield, her ne kadar fetih rotası olarak ön plana çıkardığı yol Bayburt-Araklı/Sürmene yolu olsa da bir diğer önerisi de Galyan Yolu olmuştur[45].
19. yüzyıl kaynaklarına bakıldığında Trabzon-Bayburt-Erzincan arasında gerçekleştirilen yolculuklarda en yoğun kullanılan yazlık rotanın Galyan Yolu olduğu görülmektedir[46]. Dönemin önemli seyyahlarından Lynch, Erzurum-Bayburt-Trabzon arasında seyahat eden bir yolcu için bu yolun hem kısa hem de arazi yapısını göre daha uygun olduğunu ve tercih edildiğini belirtmiştir[47]. Bu yol hakkında en tafsilatlı bilgileri ise 19. yüzyıl seyyahlarından Fransız Deyrolle vermekte yolun oldukça çetin ve zor olduğuna vurgu yapmaktadır[48].
Bahse konu yol güzergâhı hakkında bir diğer tafsilatlı bilgi ise yine 19. yüzyılda Trabzon’un Fransız konsolosu olan Marius Outrey’e aittir. Outrey, Trabzon’dan başladığı seyahatinde 7 saat sonra Çayırlı Hanlarına ulaştığını sonra yolun oldukça sarp bir hâl aldığını ve burada oldukça tehlikeli geçitler bulunduğunu, 16 saatlik bir yürüyüşten sonra Şaphane köyüne vardığını belirtmiştir. Şaphane’den sonra ise 8 saatlik bir yürüyüşten sonra Balahor’a (Akşar) ulaştığını ifade etmiştir[49].
Yukarıda bahsi geçen iki seyyahın da oldukça zor ve tehlikeli bir yol olmasına rağmen bu rotayı tercih ettikleri görülmektedir. Söz konusu tercihin olası nedeni yolun Trabzon’dan Bayburt’a ulaşan en kısa güzergâhlardan biri olmasıdır. Ayrıca 19. yüzyıl kaynaklarında bu yol güzergâhı ve yolun fiziksel özellikleri hakkında verilen bilgiler, Trabzon fethine şahit olan görgü tanıklarının anlattığı bilgilerle de uyum göstermektedir.
Yüzey Araştırmalarında Olası Fetih Rotası: Tarihî Galyan Yolu
Yukarıda ki tüm bilgiler ve iddialar Galyan Yolu’nu fetih rotası için en iyi aday yapmaktadır. Bu tarihî rota yüzey araştırmalarına göre Bayburt’tan sonra Aydıntepe’ye doğru devam etmektedir. Güzergâh doğrultusunda bölgede yapılan arazi çalışmalarında Aydıntepe Ovası’nın doğusunda Taşkesenler köyü içerisinde ovaya hâkim bir noktada höyük kalıntıları bulunmaktadır (40.19171, 40.10841, 1566 m- Resim 1, 2). Daha önce bölgede yapılan yüzey araştırmalarında höyüklerin yüzeyinde ve çevresinde Tunç, Demir Çağı, Roma ve Geç Dönem seramikleri tespit edilmiştir[50]. Yolun her iki yakınında bulunan bu höyükler aslında araştırılan yol ile çevresinin önemli bir geçiş güzergâhı ve yerleşim alanı olduğunu göstermektedir. Höyüklerin konumu dikkate alınarak güzergâha sadık kalıp kuzeybatıya doğru devam edildiğinde Aydıntepe Ovası’na ulaşılmaktadır. Bu ovada bir ordunun konaklaması için uygun geniş bir arazi bulunmaktadır. Bölge sakinleriyle yapılan görüşmelerde bu alanın Ordudüzü olarak adlandırıldığı ve Osmanlı döneminde büyük bir ordunun burada konaklamasından dolayı bölgeye bu adın verildiği ifade edilmektedir. ( 40.1932, 40.1034, 1540 m- Resim 3) Elbette bu hikâyenin doğru olup olmadığı ya da bu alanda konaklayan ordunun Fatih’in ordusu olup olmadığını tespit etmek mümkün değildir. Ancak bu bilgi sözlü tarihe ait önemli bir veri olarak kayıt altına alınmıştır.
19. yüzyıl kaynaklarından bahsedilen rota doğrultusunda Aydıntepe Ovası’ndan sonra yaklaşık 2410 m yükseklikte bulunan Aydıntepe Yaylası’na ( 40.2653, 40.023) ardından da Trabzon’a geçişi sağlayan Kemer Dağı’na ulaşılmıştır. Soğanlı dağlarının bir parçası olan Kemer Dağı, Bayburt’un Karadeniz’e açılan kapısı durumundadır ve bu özelliğiyle Tursun Bey’de bahsi geçen Barkar Dağı üzerinden Trabzon’a geçişi sağlayan bölge için en iyi adaydır. Zira Bayburt üzerinden doğrudan Trabzon’a ulaşmak isteyen bir kişinin kullanmak zorunda olduğu dağ geçitlerinin başında Kemer Dağı gelmektedir. Bununla ilgili olarak Osmanlı döneminin önemli seyyahlarından biri olan Evliya Çelebi, Trabzon’dan Bayburt’a giden insanların genellikle bu güzergâhı tercih ettiklerini ancak yolun tek bir geçiş yeri olduğunu ifade etmiştir[51]. Bununla ilgili olarak F. Kırzıoğlu da Fatih’in ordusu ile güçlükle açtığı Barkar Dağı’nın günümüzde Kemer dağı olduğunu ifade etmiştir[52]. Kemer Dağı üzerinde yapılan arazi çalışmalarında eski yol güzergâhına ait izler takip edilebildiği gibi bu dağ üzerinde eski bir han kalıntısına ait temel izleri de tespit edilmiştir ( 40.2932, 40.0624, 2580 m). Han’a ait temel yapısı yaklaşık 30 m’lik bir alan içinde 8 odalıdır. Ancak modern yolun hemen kenarında bulunan bu yer, yol yapımı ya da kaçak kazılar sonucu büyük ölçüde tahrip edilmiştir (Resim 4). Bu tarihî yol, Kemer Dağı’ndan sonra kuzeybatıya doğru devam etmekte ve bugünkü Boğaz Yaylası üzerinde bulunan Bandike Hanları’na bağlanmaktadır ( 40.3051, 40.0533, 2340 m). Bandike Hanları’nın yaklaşık 500 m batısında eski yol güzergâhına ait taşların bir kısmı hâlen mevcuttur ( 40.3048, 40.0426, 2310 m- Resim 5).
Güzergâh Boğaz Yaylası’ndan sonra önce Küçük Yayla ardından da Büyük Yayla istikametinde kuzeybatıya doğru devam etmektedir. Dağ sırtı boyunca uzanan bu yol güzergâhı oldukça düz ve bir ordu için yürüyüşe uygundur. Büyük Yayla’dan sonra yine dağ sırtlarından Örenler Yaylası (40.3114, 40.0255, 2290 m), Büyük Çimen Yaylası ( 40.3053, 40.0151, 2230 m) ardından da Salmankas’a ulaşılmaktadır.
Salmankas Geçidi’nden sonra önce Balahor Yaylası’na ( 40.4956, 39.9452, 2190 m) daha sonra da Bayburt’u Trabzon’a bağlayan tüm yolların kesiştiği Taşköprü Hanlarına varılmaktadır ( 40.4956, 39.9452, 2100 m). Burası aslında Trabzon-Bayburt arasındaki yaz yollarının tek ayırt edici noktasıdır. Bu konuda S. Tozlu, Trabzon’dan Bayburt’a giden bir yolcu Taşköprü’den bahsediyorsa muhakkak bu yazlık yolu kullanmış olduğunu belirtmektedir[53]. Osmanlı dönemi seyyahlarının kayıtları incelendiğinde Bayburt’tan Trabzon’a gitmek isteyen seyyahların daima Taşköprü Hanları üzerinden Trabzon’a ulaştıkları görülmektedir[54]. Bu yüzden Taşköprü Hanları fetih rotasının belirlenmesindeki en önemi kıstaslardan biri olmalıdır. Eğer Osmanlı ordusu Bayburt üzerinden doğrudan Trabzon’a ulaşmış ise bunu Taşköprü Hanları üzerinden gerçekleştirmesi gerekir.
Tarihî Galyan Yolu, Taşköprü Hanlarından sonra Karakaban Dağ Geçidi’ne[55] bağlanmaktadır. Burada yapılan arazi çalışmalarında eski bir mil taşı da (Bekirtepe mil taşı) tespit edilmiştir ( 40.3736, 39.4600, 2500 m-Resim 6). Osmanlı döneminden itibaren mil taşlarının özellikle kış aylarında yolcuların rotalarını kaybetmemeleri için yerleştirildikleri bilinmektedir. Benzer mil taşları Aydıntepe’nin 36 km kuzeyindeki Dumlu köyü ( 40.2555, 40.1717, 2.458 m-Resim 7) ile Aydıntepe-Bayburt istikametindeki Uluçayır mevkiinde de tespit edilmiştir[56].
Karakaban Geçidi’nden sonra sırasıyla Kazıklı Hanları ( 40.6636, 39.7428, 2360 m - Resim 8), Gümüşki Hanları ( 40.7296, 39.7695, 2240 m) ve ardından da Karagöz Hanları’na varılmıştır. Karagöz Hanlarından Ambarlı Yaylası ( 40.7425, 39.7278, 2190) ardından da Çayırlı Hanlarına ve Galyan Vadisi ile doğrudan Esiroğlu’na ve oradan da Chalkokondyles’in bahsettiği Gölçayırı ve Boztepe’ye ulaşılmıştır.
Sonuç
Tarihî kaynaklar ve güncel arazi çalışmaları Bayburt-Trabzon arasında Galyan Yolu’nu fetih güzergâhı için en iyi aday yapmaktadır. Osmanlı dönemi ruznamçelerinin bu sefer için olmaması böylesine önemli bir gelişme hakkında bilim insanlarının bilgilerini kısıtlamıştır. Ayrıca sefer güzergâhı ve seferde yaşanan olayların anlatıldığı sınırlı sayıdaki kaynak ile döneme ait toponimler sefer güzergâhının tespitinde yetersiz kalmaktadır. Bunun için bu çalışmada eldeki veriler üzerinden yine Osmanlı dönemi kaynaklarında bahsi geçen bölgedeki tarihî yollara ait yazılı verilerin incelenmesi ve elde edilen verilerin sefer hakkında bilgi veren kaynaklarla birlikte değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu veriler fetih rotasını belirlemekte kesinlik arz etmese de alternatifleri mümkün olan en aza indirgemede önemli katkı sağlamıştır. Bu bağlamda sefer hakkında bilgi veren kaynakların neredeyse tamamının vurguladığı “Fatih’in bilinmeyen tehlikeli ve zor yollardan Trabzon’a ulaştı.” ifadesi Trabzon’a ulaşan bilinen ve belirlenmiş olan ana yol güzergâhlarının değerlendirme dışında tutulmasına vesile olmuştur. Dahası Rum tebaanın yoğun olarak yaşadığı ve bölgeden geçen büyük bir Osmanlı ordusundan, kayıtlarında muhakkak bahsetmesi gereken ancak hiçbir şekilde bahsetmeyen iki önemli manastırın üzerinde bulunduğu Maçka’da birleşen yollar yine bu ifadelere dayalı olarak değerlendirme dışında tutulmuştur. Bu bağlamda elimizde kalan tek alternatif güzergâh Galyan Yolu’dur. Bu yolun Rum tebaasının yoğun olarak yaşadığı ve etkili bir nüfusa sahip olduğu Maçka içinden geçmemesi, büyük bir ordunun geçişişinden bahsetmesi beklenen Vazelon ya da Sümela manastırları güzergâhlarına bağlı olmaması, aksine Türkmen nüfusunun yoğunlukta olduğu bölgelerden geçmesi bu çalışmada önemli veriler olarak dikkat çekmektedir. Ayrıca tarihî Galyan Yolu, Osmanlı döneminde doğrudan ve daha kısa sürede Trabzon’a ulaşmak isteyen yolcuların tercih ettiği bir güzergâh olmuştur. Bu güzergâhı ön plana çıkaran bir diğer önemli veri, yolun Bayburt’tan Trabzon’a ulaşmak isteyen tüm yolların birleştiği Taşköprü Hanlarından geçmesidir. Ayrıca Galyan Yolu hakkında bilgi veren 19. yüzyıl kaynakları ile Fatih’in fetih yolunu anlatan kaynakların yol durumu hakkında verdikleri bilgiler de örtüşmektedir. Dahası çalışmalar sonunda elde edilen iki önemli yer adı “Barkar/Bulgar Dağı” ve “Skylolimne”nin güncel lokasyonları da bu yol güzergâhı ile uyumludur. Tüm bu veriler doğrultunda Galyan Yolu’nun Bayburt’tan Trabzon’a kadarki kısmında yapılan saha araştırmaları da yukarıdaki iddiaları desteklemektedir. Zira bölgede tespit edilen höyükler, hanlar ve eski yola ait arkeolojik izler yolun tarihsel süreçte aktif olarak kullanıldığını göstermiştir. Saha incelemeleri sonunda güzergâhın topografik özelliklerinin döneme ait yazılı kaynaklarda fetih rotası hakkında verilen topografik özelliklerle birer bir uyması da Galyan Yolu’nu olası fetih yoluna en güçlü aday yapmıştır.
EKLER